Bayraklı'da Çalışan veya Oturanlar, Bayraklıyı Terkediyor
İzmir İş Dünyası Derneği Başkanı Feyyaz Sungur, “Bayraklı’da ticaret yapan veya yaşayanlar, depremin yarattığı stres ve endişeyle Bayraklı’yı terk etmeye başladılar’ açıklamasını yaptı
14 Aralık 2020 - 20:07
İnsanların yaşadıkları bölgeden istemleri dışında herhangi bir yere itilmemesi gerektiğini belirten Sungur, Bayraklı’nın cazibesinin kaybedildiğini ima ederek, kentsel dönüşüme yönelik toplumu ikna edici çalışmaların yapılması gerektiğine işaret etti
Bayraklı ilçesinde evleri hasar görmeyen vatandaşların Bayraklıyı terk etmeye başladığına dikkat çeken Sungur, “Şu anda Bayraklı bölgesine olan güven çok azaldı. Bina sağlam olsa bile insanlarda korku oluştu. Ayrıca, kamuoyunda en çok rahatsızlığa yol açan, apartman ve sitelerde 2/3 çoğunluk dışında herhangi bir konuya karşı çıkan 1/3 azınlığın dairelerinin; komşuları tarafından sattırılması korkusu ve baskısı. Azınlık 1/3’ün, hissesi satılmadan yeni binada kalmasını sağlamamız gerekiyor. 6306 sayılı kanunda bulunan, mülkiyet hakkının aşırı sınırlanması ve hak aramanın engellenmesi konusundaki anayasal sorunlar çözülmelidir. Apartmanlarda inşaat şirketi ile anlaşma koşulları oluşturulmadan risk raporu alınıyor. Bu acele, “binamız yıkılıyor, bir an önce anlaşalım” baskısı sonucu, kat maliklerinin kötü koşullarla anlaşma yapmalarına yol açıyor. Kat malikleri açısından anlaşma netleşmeden risk raporu için başvuru yapılmamalı. Bakanlık inşaat şirketleriyle anlaşmak isteyenlere yıkım öncesi üçer aylık bir veya iki kere süre verebilir” şeklinde konuştu
Bayraklı ilçesinde evleri hasar görmeyen vatandaşların Bayraklıyı terk etmeye başladığına dikkat çeken Sungur, “Şu anda Bayraklı bölgesine olan güven çok azaldı. Bina sağlam olsa bile insanlarda korku oluştu. Ayrıca, kamuoyunda en çok rahatsızlığa yol açan, apartman ve sitelerde 2/3 çoğunluk dışında herhangi bir konuya karşı çıkan 1/3 azınlığın dairelerinin; komşuları tarafından sattırılması korkusu ve baskısı. Azınlık 1/3’ün, hissesi satılmadan yeni binada kalmasını sağlamamız gerekiyor. 6306 sayılı kanunda bulunan, mülkiyet hakkının aşırı sınırlanması ve hak aramanın engellenmesi konusundaki anayasal sorunlar çözülmelidir. Apartmanlarda inşaat şirketi ile anlaşma koşulları oluşturulmadan risk raporu alınıyor. Bu acele, “binamız yıkılıyor, bir an önce anlaşalım” baskısı sonucu, kat maliklerinin kötü koşullarla anlaşma yapmalarına yol açıyor. Kat malikleri açısından anlaşma netleşmeden risk raporu için başvuru yapılmamalı. Bakanlık inşaat şirketleriyle anlaşmak isteyenlere yıkım öncesi üçer aylık bir veya iki kere süre verebilir” şeklinde konuştu
FACEBOOK YORUMLAR